İsa’yı diğer peygamberlerden farklı kılan neydi?


İsa da diğer peygamberler gibi birçok peygamberlikte bulunmuş, mucizeler gerçekleştirmiş, ölüleri bile diriltmişti. Fakat tüm bunlar onu diğerlerinden farklı kılan önemli özellikler değildir. Diğer peygamberlerden hiçbiri günahkarları bağışlamak, tapınmayı kabul etmek ve yaşam vermek gibi sadece Tanrı’ya özgü özellikleri İsa gibi göstermemişlerdi. Çünkü Tanrı, kendine özgü bu özellikleri bir başkasına vermez: “Ben RAB’bim, adım budur. Onurumu bir başkasına, Övgülerimi putlara bırakmam.” (Yeşaya 42:8).

Kutsal Kitap’ta Tanrı, günahları sadece kendisinin bağışlayacağını ifade etmektedir: “Binlercesine sevgi gösterir, suçlarını, isyanlarını, günahlarını bağışlarım.” (Çıkış 34:7) Üçlü birlikteki Oğul Tanrı olarak İsa’nın günahları bağışlama yetkisi vardı ve yeryüzünde yaşadığı süre içinde bu tanrısal yetkiyi kullandığını İncil kayıtlarında görmekteyiz:“İsa onların imanını görünce felçliye, ‘Oğlum, günahların bağışlandı’ dedi. Orada oturan bazı din bilginleri ise içlerinden şöyle düşündüler: ‘Bu adam neden böyle konuşuyor? Tanrı’ya küfrediyor! Tanrı’dan başka kim günahları bağışlayabilir?’ Akıllarından geçeni hemen ruhunda sezen İsa onlara, ‘Aklınızdan neden böyle şeyler geçiriyorsunuz?’ dedi. Hangisi daha kolay, felçliye, ‘Günahların bağışlandı’ demek mi, yoksa ‘Kalk, şilteni topla, yürü’ demek mi? Ne var ki, İnsanoğlu’nun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye…’ Sonra felçliye, ‘Sana söylüyorum, kalk, şilteni topla, evine git!” dedi.’ (Markos 2:5-11);

Orada oturan bazı din bilginleri ise içlerinden şöyle düşündüler: “Bu adam neden böyle konuşuyor? Tanrı’ya küfrediyor! Tanrı’dan başka kim günahları bağışlayabilir?” (Yuhanna 5:7).

Yaşam vermek de sadece Tanrı’ya özgü bir niteliktir ve Tanrı bu yetkiyi hiçbir yaratılmış varlığa, peygamber bile olsa vermemiştir. Mezmur yazarı Davut Peygamber de bu tanrısal gerçeğin ışığında “Çünkü yaşam kaynağı sensin” (Mezmurlar 36:9) diyerek bu tanrısal yetkiyi dile getirmiştir. İsa, Oğul Tanrı olarak yaşam verme yetkisinin kendisinde olduğunu açıkça söylemiştir: “Baba nasıl ölüleri diriltip onlara yaşam veriyorsa, Oğul da dilediği kimselere yaşam verir.” (Yuhanna 5:21) İncil kayıtlarının birçok yerinde İsa’nın diğer peygamberlerden ayırt edici bu yönüne rastlamaktayız: “Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz. Onları bana veren Babam her şeyden üstündür. Onları Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez. Ben ve Baba biriz.” (Yuhanna 10:28-30).

İnançlı her insanın da kabul edeceği gibi sadece Yaratıcıya tapınılmalıdır. Hiçbir peygamber kendisine tapınılmasını istememiştir. Elçi Yuhanna, bir meleğe tapınmak için yere kapanınca, bakın melek haklı olarak nasıl bir tepki vermiş: “Sonra melek bana, “Yaz!” dedi. “Ne mutlu Kuzu’nun düğün şölenine çağrılmış olanlara!” Ardından ekledi: “Bunlar gerçek sözlerdir, Tanrı’nın sözleridir.” Ona tapınmak üzere ayaklarına kapandım. Ama o, “Sakın yapma!” dedi. “Ben de senin ve İsa’ya tanıklığını sürdüren kardeşlerin gibi bir Tanrı kuluyum. Tanrı’ya tap! Çünkü İsa’ya tanıklık, peygamberlik ruhunun özüdür.” (Vahiy 19:9,10).

İncil kayıtlarında İsa’nın, kendisine tapınıldığında bir tepki vermemesi, onun tapınılmayı hak ettiğini gösterir. Çünkü o, tapınılmayı hak eden Oğul Tanrıdır. Bu söylediklerimize kanıt olabilecek bazı İncil kayıtlarına göz atalım: “İsa’yı gördükleri zaman O’na tapındılar.” (Matta 28:17);

Bu sırada cüzzamlı bir adam yaklaşıp, ‘Ya Rab, istersen beni temiz kılabilirsin’ diyerek O’nun ayaklarına kapandı. İsa elini uzatıp adama dokundu, ‘İsterim, temiz ol!’ dedi. Adam anında cüzzamdan temizlendi.” (Matta 8:2-4);

Teknedekiler, ‘Sen gerçekten Tanrı’nın Oğlu’sun’ diyerek O’na tapındılar.” (Matta 14:33);

Adam, ‘Rab, iman ediyorum!’ diyerek İsa’ya tapındı.” (Yuhanna 9:38).

Kutsal Kitap’ın hiçbir yerinde bir peygambere hitaben söylenmiş‘Tanrı özüne sahip olmak’, ‘Tanrı’ya eş’ ve ‘İsmi anıldığında gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün’ gibi ifadelerin geçmemesi, İsa’yı diğer peygamberlerden ayıran tanrısal özelliklerdendir: “Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Bunun için de Tanrı O’nu pek çok yükseltti ve O’na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa’nın adı anıldığında gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı’nın yüceltilmesi için İsa Mesih’in Rab olduğunu açıkça söylesin.” (Filipililer 2:6-11).